Deniz ÇAKMAK
nessi@gmail.com
YURTTAŞ GAZETECİLİĞİ
14/04/2017 YURTTAŞ GAZETECİLİĞİ Kavram olarak yurttaş gazeteciliği, (“halk gazeteciliği”, “katılımcı gazetecilik”, “demokratik gazetecilik”, “gerilla gazeteciliği” ya da “sokak gazeteciliği” olarak da bilinir) halkın “haber ve bilgiyi toplama, kaydetme, analiz etme ve yayma süreçlerinde aktif rol oynaması”na dayanır. Yurttaş gazeteciliği, ikisi de profesyonel gazetecilerce uygulanan toplum gazeteciliği ya da şehir gazeteciliğiyle karıştırılmamalıdır. İşbirlikçi gazetecilik de aynı şekilde farklı bir kavramdır ve profesyonel ve amatör gazetecilerin birlikte çalışması şeklidir. Yurttaş Gazeteciliği ise yurttaş medya ve kullanıcı kaynaklı meydanın birlikte özel bir formudur. Günden güne artmakta olan cep telefonu egemenliğinin yanı sıra yeni medya teknolojisi, örnek olarak sosyal ağ ve medya paylaşım siteleri, yurttaş gazeteciliğini dünya çapında daha erişilebilir hale getirmiştir. Teknoloji kullanılabilirliliği sayesinde, yurttaşlar son dakika haberlerini geleneksel medya muhabirlerinden daha hızlı bir şekilde iletebilmektedir. Yurttaş gazeteciliğinin dünyanın başlıca olaylarını iletmekteki en dikkate değer örnekleri Arap Baharı ve Wall Street İşgali hareketidir. Profesyonel gazetecilerin de aralarında yer aldığı muhalifler, yurttaş gazeteciliğinin belirli kurallardan yoksun, fazla subjektif, amatör ruhlu ve kalite ve kapsam bakımından gelişigüzel olduğunu iddia etmektedir. Teori Sıklıkla yeni medya konuları üzerine yazan serbest zamanlı gazeteci, Mark Glaser’ın 2006 yılındaki yazısına göre: Yurttaş Gazeteciliğin arkasında yatan fikir, profesyonel gazetecilik eğitimi almamış insanların, tek başlarına ya da bir başkalarıyla işbirliği içinde medya üretmek, çoğaltmak ya da analiz etmek için modern teknoloji araçlarını ve dünya üzerinde yaygın Interneti kullanabilecekleridir. Örnek olarak, bloğunuzda ya da online forumunuzda bir belediye konsey toplantısıyla ilgili yazılar yazabilirsiniz. Ya da popüler medyadan bir gazete makalesini analiz edebilir ve bloğunuzda olgusal hatalara ya da yanlılıklara dikkat çekebilirsiniz. Ya da kendi bölgenizde meydana gelen haber değeri olan bir olayın fotoğrafını yakalayabilir ve internette yayınlayabilirsiniz. Ya da benzer bir olayı videoya çekip, YouTube gibi sitelerde paylaşabilirsiniz. Katılımcı Gazetecilik Nedir? De, J.D.Lasica, yurttaş gazatecilik için medyayı aşağıdaki şekillerde tanımlar:
Yeni medya teoristi Terry Flew “yurttaş gazeteciliği ve yurttaş medyanın yükselmesinde kritik” üç elementin olduğunu belirtir: Şeffaf yayıncılık, işbilirlikçi kurgu ve kapsamlı içerik. Tarih Sıradan yurttaşların gazetecilik eylemine dahil olması fikri Amerika’da uzun yıllar öncesine dayanmaktadır. Modern yurttaş gazetecilik hareketi ise gazetecilerin kendilerinin 1988 Amerika başkanlık seçimi gibi olayları kapsamlarına almalarının öngörülür olup olmadığını sorgulamalarıyla ortaya çıkmıştır. Aynı gazeteciler, haber medyasına karşı günden güne aşınmakta olan güvene ve politika ve kentsel meselelerdeki yaygın halk bilinçlenmesine karşı bir tedbir olarak halk ya da şehir gazeteciliği hareketinin bir parçası olmuştur. Halk gazeteciliği görüşmeleri başlangıçta “insanlar için” olan gazeteciliği profesyonel gazetecilerden farklı şekilde çalışarak geliştirmeye odaklanmıştır. Leonar Witt’e göreyse, “erken dönem halk gazeteciliği çalışmaları “sıklıkla pahalı, vakit alan ve sürekli olmayan ‘özel projelerin’ parçası oldu. Bu projeler çoğu zaman bir meseleyle ilgilenip, bir başkasına geçtiler. Görüşmeleri şekillendirenler profesyonel gazeteciler oldu. Sosyal yardım çalışmaları (ya da çevre, trafik problemleri, ekonomi) üzerine haberler yapma amaçları vardı ve tipik yurttaşları işe alıp, görüşlerini kayıt altına alıyorlardı. Haberodasındaki gazeteciler ve editörlerin tümü bu halk gazeteciliği şekline dahil olmadığı ve hatta bazısı ona peşinen karşı çıktığı için, oradaki insanlara ulaşmak hiçbir zaman kolay olmadı.” 2003’e geldiğimizde hareket, Şehir Gazeteciliği için faalliyette olmuş Pew Center’ın kapılarını kapatmasıyla gerçekte yavaşça yok olmaya başladı. Günümüz teknolojisiyle yurttaş gazetecilik hareketi, sıradan insanların haber yakalayıp, onu dünya çapında yayabilmesiyle yeni bir çehre kazanmaktadır.Yochai Bencler’in de belirttiği gibi, “Anlam kazandırabilme kapasitesi – insan için anlamlı ifadeleri kodlama ve çözme – ve bir şeyin anlamını dünya çapında bildirebilme kapasitesi küre üzerindeki en az birkaç yüz milyon kullanıcı tarafından desteklenmekte ya da kolayca ulaşılabilmektedir.” Boston Üniversitesi anayasa hukuku profesörü, Profesör Mary-Rose Papandrea, Yurttaş Gazeteciliği ve Gazeteci İmtiyazı makalesinde şöyle belirmektedir: “Gazetecilik”in tanımı, birçok yönden orjinal haline dönmüş durumda. “Basın özgürlüğü”, ilk düzenlemenin yapıldığı yıl, basım işleriyle meşgul organize kuruluşların özgürlüğünü değil de bir matbaa makinesi kullanarak basım yapabilme özgürlüğünü kastediyordu hiç abartısız. 1775’in matbaacıları yalnızca gazete basmıyordu; bunun yanı sıra emeklerinin çoğunu finansal açıdan hayatta kalabilmek için para ödeyen müşterilere materyal basmaya adamışlardı. Amerikan İhtilali devri gazete ve el broşürleri ağırlıklı olarak yanlıydı ve hatta bu, yüzyılın bitimine doğru daha da fazlalaştı. Haber toplama işiyle daha az meşgul oldular aksine genel olarak birer fikir taşıyıcıları haline geldiler. “Gazetecilik” teriminin 1830 yılında yaygın kullanılır hale gelişi yüksek hızlı rotatif buharlı matbaa makineleri kullanan gazetelerin doğu Amerika boyunca yüksek tiraj elde edişiyle aynı zamana denk gelmektedir. Gazeteler matbaa makinesi kullanarak, birbirleriyle tamamen aynı kopyaları düşük ek maliyetle daha çok sayıda okuyucuya ulaştırabildiler. Dahası markalı ürünler için günden güne hızla artmakta olan reklam verme talebi, büyük çoğunluk reklamdan elde edilen karla finanse edilen ilanların oluşturulmasını ateşledi. “Basın” kavramının çoğunlukla rekabetçi, ticari bir medya teşebbüsüyle meşgul birey ve kurumlar tanımını edinmesi 19. Yüzyılın sonlarından önce olmamıştır. Blogların ve Bağımsız Medyanın Doğuşu 1999 yılında Seattle aktivistleri şehirlerinde düzenlenmekteki DTÖ mitingine karşı bir eylemde bulundular. Aynı aktivistler kolektif medyada yer almalarının tek yolunun sokakları kapatmak olduğunu anladılar. Ve bu gerçekleşse bile oldukça sınırlı 60 saniyelik yayın, protesto nedenleriyle ilgili hiçbir bilgiye yer vermeksizin polis tarafından oradan uzaklaştırılışlarını gösterecekti. Alternatif bir medya modeli yaratmaları gerektiğinin farkındaydılar. Bağımsız Medya hareketi o günden beri üstün seviyede bir büyüme katetmiş, ve dünya çapında 200’den fazla şehirde Uluslararası Medya Örgütleri oluşturulmuştur. “İnsana ait” gazetecilik de, yeni yeni ortaya çıkmakta olan internet ve bloklar, sohbet odaları, mesaj kanalları ve mobil programlama gibi ağ iletişimi teknolojileri sayesinde eş zamanlı olarak gelişmeye başladı. Diğerlerine nazaran daha yeni denebilecek gelişme, editoryal ve fikirlerin düzenlenmesi ve oylanmasına fırsat veren, konverjan yoklamaların kullanımıdır. Bu yoklamalar zaman içerisinde en yaygın kabul görmüş editoryaller ve fikirler üzerine odaklanmaktadır. Güney Kore’’nin OhmyNews’i “Her Yurttaş bir Habercidir” sloganıyla popüler ve ticari yönden başarılı olmuştur. Oh Yeon-ho’ca 22 Şubat 2000’de kurulmuş Gazete, kalanı genelde sıradan yurttaşların olduğu diğer serbest yazarlarca oluşturulan içeriğin yaklaşık %20’sini görev edinmiş 40 yaşının üzerinde birkaç geleneksel haberci ve editöre sahiptir. OhmyNews’in şimdilerde sayısı 500.000 olduğu tahmin edilen katkı sağlayıcısı bulunmakta, ve gazete Güney Kore’nin tutucu politik kesimini dönüştürmesiyle tanınmışlık kazanmıştır. 2000 yılında, Raven gazetesi, Daytona Plaj bölgesindeki olayları yayınlayan katılımcı gazeteciliğin hedeflendiği bir İnternet Televizyonculuğu başlattı. 2001’de ThemePArkInsider.com, tamamıyla okuyucularca yayınlanan ve yazılan özelliği nedeniyle önemli bir gazetecilik ödülü kazanan, okuyucuların tema parklarındaki yaralı kazaları takip ettikleri ve kaza önleyici ipuçları paylaştıkları “Kaza Videoları” bölümü nedeniyle Online Haber Birliği ve Kolombiya Üniversitesi Gazetecilik Bölümünden Online Gazetecilik Ödülü elde eden ilk online yayın oldu. 2004 ABD Başkanlık Seçimi süresince, Demokrat ve Cumhuriyetçi partiler, gelenekdışı gazeteciler için yeni bir nüfuz ve güvenirlilik seviyesi oluşturarak, kongreyle ilgili yazılar yazan yurttaş blog yazarlarına basın kartı tahsis ettiler. Hatta bazı blog yazarları, klasik gazetecilerin işlerini gözlemlemeye, taraflı ve hatalı çalışmalarını takip etmeye başladılar. Yurttaş gazetecilikte son zamanların modası, blog yazarı Jeff Jarvis’in ismini verdiği hiper lokal gazeteciliğin ortaya çıkışı olmuştur çünkü online haber siteleri abone bölgelerinden sıklıkla geleneksel gazetelerin önemsemediği konulara yönelen lokal yazarları davet etmektedirler. “Biz ters yüz olmuş geleneksel gazetecilik modeliyiz. “ Diye açıklamaktadır Kaliforniya Bakersfield’deki NorthWest Voice’un editörü Mary Lou Fulton. “İnsanlara, onlar için önemli olan şeyin ‘haberler olmadığı’nı söyleyen kapı bekçisi olmak yerine, sadece kapıları açıyor ve onları içeri alıyoruz. Her şeyi küçük bir grup haberci ve editörün bakış açısıyla filtrelemek yerine, Voice için birer göz ve kulak olan binlerce insana sahip olduğumuz için daha iyi bir toplum gazetesiyiz.” Arap Baharı Yurttaş Gazatecilik Arap Baharı’nın patlak vermesinde önemli bir rol oynadı. İşgal İşgal protestoları ayrıca Tim Pool ve Facebook üzerindeki Yurttaş Dergiler gibi yurttaş gazetecilerce yapılmış canlı interaktif medya yayınlarından da etkilendi. Yurttaş Gazeteciler Jay Rosen’a göre, yurttaş gazeteciler, tek bir yönde ilerleyen medya sisteminden olumsuz yönde etkilenenler kısmında, yayın kalıpları içinde, yüksek giriş bedelleri ve nüfusun kalanı birbirlerinden izole edilmiş bir şekilde dinlerken – ki bugün hiçbir şekilde bu durumda değiller … yüksek sesle konuşmak için birbiriyle yarışan birkaç kuruluşun içinde kalmış “önceleri izleyici olarak tanınmış insanlar”dır. Önceleri izleyici olarak tanımış bu insanlar, daha fazla gerçek, yetkin, daha az imgesel, ön görülebilir hale dönüştürülen halkın ta kendisidir.” Başbakan John Fitzgerald Kennedy suikastını bir amatör film kamerasıyla kayıt altına almış Abraham Zapruder yurttaş gazeteciliğin bir atası olarak gösterilmektedir ara sıra. Halk Gazeciliği son günlerde, cep telefonları kullanımı gibi yeni medya üzerinden incelenmektedir. Cep telefonları haber iletme potansiyeline sahiptir ve bu gücü halkın ellerine yerleştirmektedir. Mobil telefonculuk insanlara haber operasyonu oluşturmaları konusunda düşük bütçeli seçenekler sağlamaktadır. Mobil haberler sağlayan ve halk gazateciliği üzerine çalışan küçük organizasyonların bir örneği Sri Lanka’daki Jasmine News’tir. Mark Glaser ‘e göre, 2011 Eylül ayı boyunca süren Dünya Ticaret Merkezi üzerindeki terörist saldırılarına yönelik birçok görgü tanıklığı yurttaş 2004 yılında, 9.1 büyüklüğündeki deniz altı depremi Endonezya’daki Banda Aceh bölgesinde devasa bir tsunami meydana getirdiği zaman, tsunamiye şahit olmuş birçok insandan gelen haberler büyük çoğunlukta yayınlandı. Bir mikroblog olan Twitter, 2009 Iran Seçim Protestoları süresince, yabancı gazetecilerin etkin bir şekilde “haber yapmasının yasaklanması” sonrası önemli bir rol oynadı. Twitter, halkın iletişimdeki rolü nedeniyle İran’daki yayını durdurtacak protestolar boyunca önceden planlanan bakım çalışmalarını iptal etti. Yurttaş Gazetecileri bazen aynı zamanda blog yazarları da olurlar ve bir süre sonra profesyonel gazetecilere dönüşürler, tıpkı Polonya’lı ödüllü blog yazarı vee gazeteci Pawel Rogalinski örneğinde olduğu gibi. Eleştiri Objektiflik Yurttaş Gazeteciler, hakkında yazdıkları toplumlar içinde birer aktivist de olabilmektedir. Bu, halk gazeteciliği yanlılarını geleneksel objektiflik idealinin dışında hareket etmekle suçlayan New Yok Times gibi geleneksel medyadan bazı eleştirilerin gelmesine neden olmuştur. Birçok geleneksel gazeteci haber iletmekte bulunan eksiksizlik ve etikleri sadece eğitimli gazetecilerin anlayabileceğini düşünerek, yurttaş gazeteciliğine şüpheyle bakmaktadır. Bkz. Nicholas Lemann, Vincent Maher ve Tom Grubisich. Rhodes Universitesi Yeni Medya Laboratuar Başkanı Vincent Maher’e ait akademik bir makale, yurttaş gazetecilerince etik, ekonomi ve epistomolojiye gönderme yapan “üç ölümcül E” hususunda öne sürülenlerdeki birkaç zayıflığın altını çizdi. Bu makale basın ve blog dünyasında eleştirilere neden olmuştur. Nitelik Tom Grubisih’in 2005 yılına ait bir makalesi on yeni yurttaş gazetecilik sitesini inceledi ve bunların çoğunluğunun nitelik ve içerik açısından eksik olduğu sonucuna vardı. Grubisich bundan bir yıl sonra “Potemkin Köyünün Dönüşü”’nü yayınladı. Buna göre en iyi siteler editoryal bakımdan gelişmişti ve kazançlı denebilecek düzeye gelmişti, fakat bu sonuncusu sadece editoryal masraflar harcamayarak mümkün oluyordu. Ayrıca makalede yazılanlara göre, en zayıf editoryal içeriğe sahip siteler de agresifçe büyüyebilmekteydi çünkü daha güçlü finansal kaynakları vardı. Pressthink’de yayılanan diğer bir makaleye göre, bir yurttaş gazeteciliği sitesinin ilk üç lokasyonu Kolombiya’nın uzak kesimlerinde olmasının, sitenin sadece limitli sayıda yurttaş katılımı çektiği gerçeğini ortaya çıkardığını savundu. Yazar makalesini şu şekilde sonlandırmaktadır; “Gerçekte, Backfence’in sayfalarında gezinmek sınır bölgesi – uzak, sıklıkla boş, insanlara ayrılmış fakat kimseye yuva olmayan bir yer hissi vermektedir. Son günlerde site Arlington, Virginia’da da çalışmaya başladı. Fakat Backfence daha çok sayıda yerleşimci olmaksa, daha fazla hayalet kasaba yaratma işine son verebilir. “ Eski Baltimore Sun habercisi ve popüler TV dizisi The Wire’ın yazarı/yönetmeni David Simon, maaş ödenmeyen, bir hobi olarak yazılar yazan blog yazarlarının eğitimli, profeyonel, deneyimli gazetecilerin yerini alamayacağını öne sürerek, yurttaş gazatecilik kavramını eleştirdi. “Bir kimsenin, herhangi bir yerde polisler, okul sistemleri, yasama organları ve başlıca yönetimler kadar izole edilmiş, kendini savunan ve suçsuz gören Amerikan kuruluşlarının, görevi bir karşılık,eğitim ya da o mesele için kamu görevlilerini iftira attıkları o kişilere yönlendirmek için yeterli yetileri olmaksızın yerine getiren amatörlerce toplanmış gerçeklere bağlı kalabileceğini düşünmesi beni çılgına döndürüyor. “ Digital Journalist web magazini tarafından yayınlanan bir editoryal de, “yurttaş gazeteciliği” terimini kaldırmayı, yerine “yurttaş haber toplayıcıları”nı getirmeyi öne sürerek benzer bir duruma dikkat çekti. “Profesyonel gazateciler her gün yangın, sel, suç, millet meclisi ve Beyaz Saray’ı haber etmektedir. İlgili bölümler ya da birimlerce incelenmiş basın kartlarını göstererek geçmelerini sağlayan ya bir atış hattı, polis hattı, güvenlik ya da bir Gizli Servis de bulunmaktadır olay bölgesinde. Bir yurttaş gazeteci, bir amatörse hep bu çizginin dışında duracaktır. Başkanlığa ait bir duruma kameralı telefonu olan herkesi kabul etmek için kapılarını açmakta olan Beyaz Sarayı bir düşünün.” Yurttaş gazetecilerin gerçek zamanlı haber yapabilmesi ve gözetime maruz olmaması gerçeği haberlerinin doğruluğu konusunda eleştirilere neden olurken, popüler medyaca sunulan yeni hikayeler de bazı zamanlar yurttaş gazeteciler tarafından doğru şekilde iletilen gerçekleri yanlış aktarmaktadırlar. Yasal Tepkiler Bir New York City davacısı Edward Greenberg, amatör gazetecilerin profesyonel olanlarla karşılaştırınca mahkemelerde daha savunmasız olduklarını belirtmektedir: “Gazatecileri, kaynakları yayınlamaya karşı koruyan meşhur koruyucu yasalar bölgeden bölgeye değişmektedir. Koruma, zaman zaman iddiayı öne sürmekteki kişinin gerçekten bir gazeteci olup olmayışına bağlıdır. Sadece hakimlerin kimin gazeteci olup kimin olmadığını belirlediği bölgeler ve federal seviyelerde bunun birçok örneği bulunmakta. Yazılı suçlamanın bulunduğu durumlar sıklıkla aktörün “basının” bir üyesi olup olmamasına dayanmakta.” Yukarıda bahsedilen şey, profesyonel gazetecilerin koruyucu yasalarca tamamen korunduğu anlamına gelmemektedir. 1972 yılı Branzburg v. Hayes örneğinde, Birleşmiş Milletler Yüksek Mahkemesi, büyük jüri önünde tanıklık etmek üzere çağrılan gazeteciler için bir savunma olarak İlk Düzenlemenin kullamını reddetti. 2005’de Judith Miller ve Matthew Cooper’ın gazetecilik imtiyazları temyiz mahkemesince hükümsüz kabul edildi. “Kökleşmiş medya” vs “yurttaş gazeteciliği” Diğer insanlar, kavramı tanımlamak üzere “yurttaş gazeteciliği” teriminin kullanımını eleştirmektedir çünkü “yurttaş” kelimesinin ulus devletiyle yakın bir ilişkisi vardır. Birkaç milyon insanın yurtsuz ve sıklıkla vatandaşlıksız kabul edilmesi gerçeği, (örn. Evrakları olmayan mülteciler ya da göçmenler) kavramı yalnızca hükümetlerce kabul edilenlerle sınırlandırmaktadır. Buna ek olarak, Bağımsız Medya Merkezi gibi birçok katılımcı medya girişiminin global doğası, belli başlı bir ulus devleti hususunda gazetecilikten bahsetmeyi geniş oranda fazlalık hale getirmektedir, çünkü üretim ve yayımı ulusal sınırları tanımamaktadır. Bu analize dayanan kavrama verilen diğer birkaç ilave isim “kökleşmiş medya”, “insanların medyası” ya da “katılımcı medya”dır. Lokal gazetecilikle ilişki Yurttaş gazetecilerce iletilen ve yayılan haberlerin hızıyla tehdit altındaki bazı başlıca haber yayınlama birimleri okuyucu ve finansal destek getirmesi açısından kampanyalar yapmaya başlamış durumda. Örnek olarak, birkaç Kuzey Kaliforniya gazetesi yayınlayan Embarcadero Medya müdürü Bill Johnson okuyuculardan finansal açıdan rahatlatmak üzere lokal gazetelere üye olmalarını isteyen online bir bildiri yayınladı. Johnson, ona göre “sakinler ve işyerlerinin değerini etkileyen, varsayımlarla savaşan ve eksikliklerimiz ve arzularımız üzerine ışık tutan” lokal gazetelerin kritik bir rol oynadığına dair özel bir vurgu yaptı. Yurttaş gazeteciliğin destekçileri San Jose Mercury News’in eski teknoloji köşe yazarı Dan Gillmor yurttaş gazeteciliğin önde gelen destekçilerinden biri ve gelişmesine yardım etmek üzere kar amacı gütmeyen Yurttaş Medya Merkezi’ni kurdu. Kanada Yayın Kurumu’nun Fransızca yayın yapan televizyon ağı da ayrıca haftada bir yayınlanmakta olan “5 sur 5” adında bir halk meseleleri programı yayınlamakta ve 2001’den bu yana yurttaş-temelli gazeteciliği tanıtmaktadır. Programda, izleyiciler çeşitli konularda sorular yöneltmekte ve halihazırda birer gazeteci olan kişilerin eşliğinde sorularına cevaplar alabilmek üzere uzmanlarla röportajlar yapabilmekteler. New York Üniversitesi’nde gazetecilik profesörü Jay Rosen, halk gazeteciğinin en erken destekçilerinden biri oldu. 1993’den 1997 yılına kadar, Knight Foundation tarafından finanse edilen ve New York Üniversitesi’de bulunan Toplum Yaşamı ve Basın Projesi’ni yönetti. Rosen ayrıca son günlerde PressThink webbloğunun da başındadır. -BİTTİ- Bu içerik Dağ Medya tarafından Yurttaş Gazetecilik Vikipedi sayfası için çevirilmiştir. |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |