12/09/2012
4+4+4’ LÜK EĞİTİM
Hasan AZAKLI
Emekli
İlköğretim Müfettişi
Eğitimci-Yazar
2012-2013
eğitim öğretim yılından itibaren
uygulamaya geçirilen ve kamuoyunda 4+4+4 eğitim diye bilinen yeni eğitim
sistemi bir çok sıkıntıları ve sorunları da beraberinde taşıyarak toplumumuz üzerinde bir karabasan
gibi çökmüş bulunmaktadır.
Öncelikle
Milli Eğitim Bakanlığı uygulamaya çalıştığı bu eğitim modelini hiçbir eğitim
kuruluşundan,akademik çevrelerden,eğitimcilerden,velilerden,eğitimle ilgili her
türlü kurumların görüşüne başvurma gereğini duymamıştır.Topluma üsten dayatmacı
bir şekilde uygulanmaya başlanmıştır.Bakanlığın topluma dayattığı bu eğitim
modelinin kaynağı tamamen skolastik eğitimden yana kesim ve kurumlar olup,bu
kesimlerin beğenisiyle,uluslararası
sermayenin direktifiyle şekillendirilmiş bulunmaktadır.Bu eğitim modelinde
özellikle insan davranışının %90’nın şekillendiği
0-6 yaş grubuna odaklanmış ve bu yaş grubunun 5 yaş ve üstü hedef alınarak
zorunlu dinsel ve skolastik eğitim sürecinin içine sokulmaya çalışılmaktadır.Bu
eğitim yapılanmasını oluşturan düşüncede temel amaç insanlarımızın küçük yaşta
eğitim sistemimize dahil edilmesi değil,organizasyonel bir şekilde oluşturmaya
çalıştıkları dindar ve skolastik eğitim
sistemine küçük beyinlerin dahil edilmesi amaçlanmaktadır.Bu amaçlarına
ulaşabilmek için zorunlu eğitim yasasını kendi amaçlarını gerçekleştirebilmek
için düzenleme içerisine
sokmuşlardır.Dini ve teokratik eğitimi toplumun daha derinliklerine yayma ve
kapitalist sömürüye karşı oluşabilecek dirençleri kırıp bunun yerine kul olmayı
hedefleyen ve bunu amaç edinen bir eğitim modeli topluma giydirilmeye
çalışılmaktadır.Bu temelde oluşturulan “yeni” eğitim sistemi küçük beyinleri
sarmalayacak şekilde gerçekleştirilmeye çalışılmakta,bunun için zorunlu olarak
okula başlama yaşını 60 aya kadar indirmeye kadar gidilmektedir.60 aylık
çocuğun tahta sıralar üstünde gerek
mekansal,gerek çevresel gerekse eğitimsel yönden kendisine hiç uygun olamayan bir yapı içerisine
sokulmaya çalışılmakta,ayrıca bu hususlar dışında bu yaştaki çocuğun
fiziksel,psiko-motor,ruhsal,bedensel,sosyal vb.diğer gelişim özellikleri,algısal düzeyleri dikkate
alınmayıp sadece ön gördükleri ve tam
bir kul sistemine uygun insan tipini ön gören bir model genelde
toplumumuza,özelde çocuklarımıza dayatılmaktadır.Bakanlık bu uygulamaları
yaparken sözde seçmeli dersler takviye etmekte,örneğin yaşayan diller ve
lehçeler dersini koyduğunu propaganda etmekte,ancak bu dersin seçilmesi ve
tercih edilmesi durumunda nasıl okutulacağını ve dersi okutacak öğretmenin
nasıl karşılanacağı hakkında muğlaklık sürmektedir.Bakanlık bu dersi seçenlere
gerekli alt yapım yok,öğretmenim yok bahanesiyle akabinde Peygamberin
hayatı,Kuran-ı Kerim derslerini zorunlu seçmeli olarak çocuklarımıza
dayatacaktır.Bu şekilde her okul dinsel eğitim veren bir eğitim kurumu olarak
yapılandırılmış olacaktır.Zaten yeni yapılan 40.000 öğretmen atamasında branşlar
bazında ençok ataması
yapılan(yaklaşık 3000 kişi) branşın Din Kültürü branşından olması,Milli Eğitim
Bakanlığının seçmeli ders yutturmacası temelinde dinsel eğitim sarmalının alt
yapısını hazırlama çalıştığı açıkça
anlaşılmaktadır.
Gelecekte
toplumsal yapımızda onarılması güç yaralara yol açacak bu eğitim yapılanmasına
dur denmeli ve toplumumuza dayatılmaya çalışılan teokratik ve skolastik eğitim
modeli uygulamasından vazgeçilmelidir.