26/02/2012
ZORUNLU EĞİTİMDEN SORUNLU EĞİTİME…
Hasan AZAKLI
Emekli
İlköğretim Müfettişi
Eğitimci-Yazar
A.K.P. hükümeti tarafından
Türkiye Büyük Millet Meclisi genel kuruluna
getirilmek için hazırlanan ve 4+4+4 şeklinde 12 yıl olarak öngörülen zorunlu eğitim yasa
teklifi,üyesinin hiçbiri eğitimci olmayan Milli Eğitim,Kültür,Geçlik ve
Spor komisyonunda görüşülmeye başlanmış bulunmaktadır.Hükümet
bu hususla ilgili çalışmasını tasarı olarak bizzat kendisi tarafından getirmeyip,sanki milletvekilleri hazırlarmış
,hükümetin ve Milli Eğitim Bakanının bu çalışmada parmağı yokmuş görüntüsü verebilmek için teklif şeklinde komisyona getirilmiş
bulunmaktadır.İşin ilginç yanı ilgili
teklifi hazırlayanların hiç birinin
eğitimci olmamasıdır.Kısacası eğitimle uzaktan yakından ilgisi olmayan birileri ülkenin en önemli bir yapılanmasına yön vermek istemektedirler.
Tüm toplumu ilgilendiren bu
asa teklifi için ne bir meslek
örgütlerinden ne bir eğitim sendikalarından ne de üniversitelerden görüş ve
düşünce alınmıştır.Bu yasa teklifi A.K.P. hükümeti tarafından topluma giydirilmek istenen projelerinin
eğitimdeki sac ayağı olarak
karşımıza gelmiş bulunmaktadır.
Peki
hazırlanan ve ilgili komisyona getirilen yasa
teklifi neler getirmektedir? Öncelikle
zorunlu eğitimin “kesintisiz” niteliği yasa maddesinden çıkarılmak istenmektedir.8 yıl olan zorunlu
ilköğretim 4+4 şeklinde kademelendirilmektedir.Zorunlu
eğitim 4 yıla indirilmektedir.İkinci 4 yıl
açık öğretimle ilişkilendirilmek istenmekte olup bu uygulama
sonucunda kız çocukların küçük yaşlarda
eğitim ortamından
uzaklaştırılması amaçlanmaktadır.Bu şekilde kız çocuklarının küçük
yaşta evliliklerinin önü açılmak
istenmektedir.Yasa teklifi ile çıraklık
eğitim yaşı 11’e düşürülmekte,küçük yaşta çocukların çalıştırılması yasal hale getirilmesi
hedeflenmektedir.Bunun sonucunda çocuğun bedeni ve emeği üzerinde iş gücü sömürüsü meşrulaştırılmaya
çalışılmaktadır.En önemlisi 4+4+4 formülünde
ilk dört yıldan sonra eğitimde zorunluluk kaldırılmakta,çocuklar açık
öğretime yönlendirme bahanesiyle okul
ortamından uzaklaştırılıp Kur’an kurslarına
yöneltme ve yönlendirme ortamının
sağlanması amaçlanmaktadır.Böylelikle
dindar bir nesil yetiştirme amacına varılmaya çalışılmaktadır.
Milli
Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in konu ile ilgili olarak basına yansıyan
demeçlerinde,8 yıllık eğitimin başarısız olduğunu ileri sürmektedir.Yasayı
Bakanlığı bünyesinde tasarı olarak
hazırlamayıp,milletvekillerine teklif
olarak sunduran A.K.P,işin
sorumluluğunu taşıyan Milli Eğitim
Bakanlığı sadece demeçler vererek konunun arkasından dolanmaktadır.Oysa 8
yıllık zorunlu eğitimle ilgili rakamlar
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’i yalanlamaktadır.1997-1998 Eğitim-Öğretim
yılından günümüze dek eğitimle ilgili verilere
bakacak olursak;İlköğretimde okullaşma oranı %84,74’ten,%98,41’e çıkmıştır.Ortaöğretimde
okullaşma oranı ise %37,87’den,%69,33’e ulaşmış bulunmaktadır.İlköğretime devam
eden kız öğrenci oranı %78,97’den,%98,22’ye çıkmış bulunmaktadır.Kız öğrencilerin
ortaöğretime devam oranı %34,16’dan,%66,14’e yükselmiş durumdadır.
Hiçbir
eğitimcinin,akademisyenin,demokratik kitle örgütlerinin,eğitim sendikalarının
görüş,düşünce ve önerilerini almayarak tamamen “derin” bir şekilde hazırlanan “İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” teklifi toplumun geleceğini dinamitleyen,eğitimde
kısır döngüye ve karmaşaya yol açan bir
tabloyu ortaya koyacaktır.Ortaya çıkacak bu keşmekeşliğin sonucunda işin içinden
çıkılmaz bir hal alacaktır.Eğitimde esas hedef
eğitim ve öğretimin içeriğinin
ele alınıp düzenlenmesi olmalıdır.Eğitim politikalarında ve
stratejilerinde ortaçağ zihniyeti ile
hareket ederek toplumsal gelişmeyi geri
plana düşürecek,bu gelişimlere olumsuz ket vuracak planlamalar yapmak hiç kimseye fayda
sağlamayacaktır.