Mısır’da serbest bir seçimle iş başına gelmiş ilk sivil cumhurbaşkanı Mursi’nin darbe ile indirilip tutuklanması üzerine, milyonlarca Mısır vatandaşın meşru protesto gösterilerine başlamıştır. Bu barışçıl gösterilere darbe yönetimi tarafından hukuk ve insanlık dışı yöntemlerle müdahale edilerek binlerce masum insanın katledilmesi 21. Yüzyılın en büyük ayıplarından biri olarak tarihe geçmiştir. Mısır’daki katliam sadece Mısır’lı cunta yönetiminin değil, buna destek veren bütün zalimlerin alnında bir kara lekedir artık.

 

   Mazlum ve masum insanların hukuki, meşru ve barışçıl taleplerine silahlarla, baskılarla, zindanlarla cevap veren bir yönetim, demokrasiyi ayaklar altına almasının da ötesinde büyük bir insanlık suçu işliyor.

Firavun’lar çağının binlerce yıl önce kapandığını düşünenler yanılıyor. Mısır’da çağdaş firavunlar kendi insanına her türlü zulmü uyguluyor. Çocuk, kadın, yaşlı, masum demeden insanları katlediyor. Canlı yayında keskin nişancıların insanları sırtlarından vurduğunu, tankların genç bedenleri ezdiğini, çocuklu kadınların yerlerde sürüklendiğini, bebeklerin katledildiğini, meydanların ateşe verildiğini, camilerin kuşatıldığını izliyoruz. İçimiz yanıyor, canımız acıyor, öfkemiz kabarıyor.

 

   Bütün bu insanlık dışı felaketin sorumluları, Mısır’daki gayrımeşru cunta yönetimi olduğu kadar, buna sessiz kalan küresel güçler ve onların bölgedeki işbirlikçileridir. Başta Birleşmiş Milletler, ABD, Avrupa Birliği, İsrail ve diğer uluslararası kuruluşlar olmak üzere,  bölge ülkelerin darbeye destek yönetimlerinin bu tutumunu nefretle kınıyoruz.

   20. Yüzyılda “uygar dünya” masalları ile insanlığı kandıranların bu yalanı bir daha tekrar etmeleri artık mümkün değildir. Hepimiz iyi biliyoruz ki, bu zifiri karanlığın içinde bütün bir insanlık ıstıraplar içinde haykırmaktadır.

 

   İnanıyoruz ki, tarih Mısır’daki zulmü; hakikatin, hukukun, insanlığın galiplerine yazdıracak ve aklı tutulmuşlar utançla okuyacaklardır.

   Zulüm, baskı ve ıstırap sadece Mısır’la sınırlı değildir. Mısır’ın yanı sıra Suriye’de, Arakan’da, Irak’ta, Fillistin’de ve İslam coğrafyasının başka bölgelerinde katliamlar, baskılar, zulümler ve onların sonucu sürgünler ve zorunlu göçler devam etmektedir. Bütün bu sıkıntılı süreç yeryüzünde sömürüden, talandan, savaştan beslenen emperyalist kadrolar tarafından işletilmektedir.

 

   Bugün, burada mazlum Mısır Halkı ile Dayanışma Platformu olarak, yaşanan bu insanlık dışı vahşetlere tepkimizi ortaya koymak için bir araya geldik. Buradan bütün bir insanlığa şu mesajı iletiyoruz: Mazlumların haklarını gasp edenler, canlarına kıyanlar, Mısır’ı karanlığa sürükleyenler asla başaramayacaklar. Her firavun kendi Musa’sını çağırır ve mutlaka bir gün tarih mazlumların hakkını teslim eder. Gerçekten kazanmak için önce haklı olmak gerekir. Biz haklıların, masumların mutlaka kazanacağına inanıyoruz.

 

   Aynı şekilde Suriye’de, Irak’ta ya da dünyanın neresinde olursa olsun masum insanların telafisi olmayan kayıplar yaşamasına ya da yaşamını yitirmesine sebep olan tüm kirli elleri ve ilişkileri lanetliyoruz.

Bu coğrafyadaki temel insan hakları, hürriyetleri ve aslında bağımsızlık mücadelesine karşı yapılan bu alçakça darbe ve ardından meydana gelen katliamlar vicdanlarda mahkûm edilmiştir. Bundan sonra Uluslararası Kuruluşlara, İslam Ülkelerine ve vicdan sahiplerine düşen görev Mısır halkının bir an önce özgürleştirilmesi, insanlık katillerinin hukuk önüne çıkarılmasıdır.

 

   Mazlum Mısır’daki cunta yönetimine bir kez daha sesleniyoruz: Bugün katlettiğiniz insanlar tarihi yeniden yazacak büyük bedelleri ödüyorlar, yarın insanlık sizden çok acı bir hesap soracaktır. Zulmünüzü ne tarih affedecek, ne de Kudret sahibi Allah!

   Mazlum Mısır Halkı ile Dayanışma Platformu olarak Mısır meydanlarında temel insan haklarının ve hürriyetlerinin mücadelesi verirken şehit düşerek hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralananlara âcil şifalar diliyoruz. Allah onları yeryüzünün şerefli ve parlak yıldızları kıldı, biz de onları asla unutmayacağız!

Haber: Recep ATABAY

www.hopapazari.com